Kahve Etimolojisi Kahve sözcüğünün kökeni hakkında çeşitli araştırmalar yapılmış fakat kesin bir kaynağa ulaşılamamıştır. Bu konu hakkında belirli varsayımlar ve bazı kaynaklar üzerinden bilgiler aktaracağım. Türk diline kahve- kahverengi sözcüklerinin Osmanlı devletinin kahve ile tanışmasından sonra eklendiği düşünülmektedir. Kahve sözcüğünden önce, Osmanlıca ve eski Türk dillerine bakıldığında kahverengini ifade etmek için konur-kongur-yağız-boz-alaca gibi ifadeler kullanılmıştır. Bende Osmanlının kahveyi tanıması ile kahve – kahverengi sözcüklerinin dilimize geçtiğini düşünmekteyim. Kahve sözcüğünün Arap coğrafyasından dilimize geçmiş olması yüksek bir ihtimaldir. Çünkü kahve sözcüğü eski Arapçada keyif verici madde anlamında ve şarap için kullanılmaktaymış. Ayrıca kahvenin dinçlik ve enerji vermesi sebebiyle Arapçada güç ve kuvvet veren anlamında kullanılan kuvve sözcüğünden geldiğide ifade edilmektedir. Hama’ lı yazar İbn Hicce 1416 yılında mektuplardan oluşan mecmuasının isminin kahvetül inşa olması Arap coğrafyasında kahve sözcüğünün uzun zamanadır kullanıldığını göstermektedir. Ayrıca Peçevi İbrahim efendinin kitabında yazdığı bilgilere bakacak olursak; İstanbul da ilk kahvehaneleri açan Halepli Hakem ile Şam lı Şems in kahve sözcüğünü İstanbul halkına alıştırmış olabileceğini düşünmekteyim . Bazı yazılarda kahve sözcüğünün, Etiyopya’da kahve yetişen bir bölge olan Kaffa isminden türetildiği yazılmıştır.  Fakat Etiyopya dilinde geçmiş zamandan günümüze kadar kahveye bun denilmektedir. Dolayısıyla bu teori yanlıştır. Osmanlı devleti 1517 yılında Yemeni topraklarına katması ile kahveyle tanışmıştır. Burada ilk akla gelen, kahve sözcüğü Yemenden gelmiş olabilir mi sorusu olacaktır. Fakat Yemen halkıda Etiyopya halkı gibi kahveye bun demektedirler. Ahmet Raşid Paşanın 1874 yılında yazmış olduğu Yemen günlüklerinde Yemen halkının kahveye bun dediklerini notlamıştır. 1894 yılında Botanikçi Abdülselam Paşanın yemen görevinde halkın kahveye bun dediklerini yazmıştır. 1762 yılında  Yemen coğrafyası hakkında detaylı bir kitap yazmış olan Carsten Niebuhr yemen halkının kahveye bun, meyvesine ise kisher dediklerini yazmıştır.  Kahveyle daha önce tanışan Mekke, Suriye, Mısır gibi ülkelerin etkisi ile kahve sözcüğü dilimize geçmiş olabilir.  Kahvenin Osmanlı topraklarına ulaşmadan önce Hac görevini yerine getirmek için kutsal topraklara giden Türklerin kahveyi tanıyıp öğrenmiş olmalarıda ihtimaller arasındadır. Bunlar dışında ticaret için Osmanlıya gelen arapların kahve getirmiş olmaları, Türk halkına kahveyi tanıtmış olmalarıda kahve sözcüğünün yayılmasında etkili olduğunu düşünmekteyim. Bu bilgiler ışığında kahve sözcüğünün dilimize Arapçadan geldiği ihtimali daha fazla güç kazanmaktadır.  Arap coğrafyasında birçok sufi tarikatın kahveyi ilk tüketen topluluklar olduğunu düşünürsek, Osmanlı sufi tarikatları ile olan ilişkileri neticesinde kahve sözcüğü dilimize gelmiş olmasıda mümkündür. Örnek verecek olursak Bektaşiliğin 12 postundan 9. Post kahveci Seyh şazeli postudur.